1- Organik Tarım Nedir:
Çağımızda tarımsal üretimde kullanılan ilaç, gübre gibi kimyasalların olumsuz etkileri, insan ve toplum sağlığı üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler yapmaktadır.
Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerine aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması gerekmektedir.
FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır.
Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde.............................................. “Ekolojik Tarım”,
Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’da............................................ “Biyolojik Tarım”,
İngilizce’de................................................................................. “Organik Tarım”
Türkiye’de ise ..............................................................................."Ekolojik veya Organik Tarım" olarak kullanılmaktadır
2- Organik Tarımın Amacı:
Ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insan ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir.
Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların, gerekse gübrelerin bilinçsizce kullanımı, bitkisel üretimde artışın yanında kalitesiz ve insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toprağın derinlerine sızan fosfor ve nitrat, tatlı su kaynaklarına ulaşmakta, bu da insan, hayvan ve yaban hayatı açısından ciddi problemlere yol açmaktadır. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır.
Bu olumsuz koşullar karşısında, gelir düzeyi yüksek olan ülkeler başta olmak üzere, birçok ülkede bilinçlenerek örgütlenen üretici ve tüketiciler, doğayı tahrip etmeyen yöntemlerle insanlarda zehirli etki yapmayan tarımsal ürünleri üretmeyi ve tüketmeyi tercih etmişlerdir. Bu amaçla yeni bir üretim tarzı olarak Ekolojik veya Organik Tarım ortaya çıkmıştır.
Bu çerçevede ekolojik tarım, hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğadaki dengeyi yeniden kurmaya yönelik, toprağın verimliliğinde devamlılık sağlayan, biyolojik ve mekanik mücadele ile hastalık ve zararlıları kontrol altına alarak, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren, sentetik kimyasal gübre ve ilaçların kullanımını yasaklayan, organik ve yeşil gübreleme, ekim nöbeti ve toprak muhafazasını tavsiye eden, her aşaması kontrol altında olan elde edilen ürünün sertifika ile belgelendiği bir üretim şeklidir.
Organik Tarım; Bir ürünün ekim veya dikiminden sonra hiçbir uygulama yapılmadan kendi haline terkedilmesi veya eski işletmecilik şekline dönüş değildir. Aksine geleceğin ihtiyaçlarına yönelik, dikkat, bilgi, teknoloji ve özveri gerektiren bir tarım şeklidir.
Organik Tarım; üretimde yapay kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim şeklidir. Organik tarım, eko sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemleridir.
Her türlü sentetik kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanımının yasaklanması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, parazit ve predatörlerden yararlanmayı tavsiye eden, bütün bu üretim tarzında üretimde miktar artışından ziyade, ürünün kalitesinin yükseltilmesini amaçlanmaktadır.
Organik tarımla;......................................... Toprağı, suyu ve havayı kirletmeden,
İnsan, çevre, bitki ve hayvan sağlığını korumak mümkündür, gereklidir, zorunludur.
3- ORGANİK TARIMIN İLKELERİ:
4- ORGANİK TARIMIN GEREKLİLİĞİ:
Çevrenin, doğal kaynakların korunması ve bozulan ekolojik dengenin yeniden tesisi, sürdürülebilir tarım, toprağın yaşatılması, flora ve faunanın korunması, biyolojik çeşitliliğin devamı ve kimyasal kirlilik ile zehirli kalıntının sonlandırılması temel amaçtır.
Bugün konvansiyonel tarımın üretim artışına yönelik aşırı miktarda sentetik ve kimyasal girdi kullanımı sonucu çevre kirliliği önemli boyutlara ulaşmıştır.Bilinçsiz tarımın yarattığı kirlilik, doğal dengenin bozulmasına neden olurken çevre kirliliği ve besin zinciriyle tüm canlılara ulaşabilen hayati tehlikeye de yol açmaktadır.
Doğal dengenin bozulmasına örnek olarak, toprağın erozyona uğraması toprakta organik madde ve humus azlığı nedeniyle topraktaki mikroorganizma hayatının tahribi, toprak profilinde A horizonunun kaybı ve mineral toprak profilinin kaybı ve benzeri olayları gösterilebilir.
Sürekli monokültür, münavebenin yapılmaması, söz konusu ürünlere zarar veren hastalık ve zararlıların aşırı çoğalmalarına neden olmuştur. Mücadele etmek için bilinçli olarak kullanılmayan sentetik kimyasal tarım ilaçları ( pestisidler), bazı faydaları ırkların kaybolmasına neden olmuş ve biyolojik mücadele ortamı tahrip edilmiştir.
Verimliliği artırmak için toprakların aşırı şekilde sentetik maddelerle gübrelenmesi, özellikle çabuk yıkanan azotlu gübrelerin yeraltı sularına kadar ulaşmasıyla, hayvan ve insanlarda nitrat zehirlenmeleri görülmüştür.
Konvensiyonel tarımda ürünün kalitesinin ikinci plana atılması, ekonomik üretim yapmak için mekanizasyonun artırılması ve, özellikle bilinçsiz uygulamalar, toprağın canlı tabakasını yok etmiştir. Toprakta oluşan sert tabakalar, sıkışmalar yaratarak erozyonu teşvik etmiştir.
Verim artışı sağlanırken, üretimde ekolojik denge bozulmuş, kaliteli tarım toprakları elden çıkmış ve toprağın canlı kısmı ölmüştür. Topraktan kaybolan bu maddelerin telafisi çok pahalıya mal olmaya başlamış ve bazen de imkansız hale gelmiştir.
Dünya nüfusunun artması ve entansif tarımın yaygınlaştırılması, birim alan başına düşen verimin ve dolayısı ile üretimin artırılması için sağlanan teşvikler ve aşırı destekler sonucu ve 1970'de pestisitlerin ve kimyasal gübrenin keşfi ile "Yeşil Devrim" olarak adlandırılan tarımsal üretimin artırılma çabaları, dünyadaki açlık sorununa çözüm olmamış, aksine doğal dengeyi ve insan sağlığını bozmuştur.
Bu durumu gören gelişmiş ülkeler sürdürülebilir organik tarım konusunda hummalı çalışmalara, arayışlara girmiştir.
5- Türkiye de Organik Tarım:
Dünya ticareti 1970'li yıllarda başlamış olan ekolojik tarımdaki gelişmelere uygun olarak, Avrupa orijinli firmalar Türkiye'deki firmalardan ekolojik ürün talebinde bulunmuş ve böylece 1984-1985 yıllarında ülkemizde ekolojik tarım başlamıştır. Bu yıllarda Türkiye‘nin geleneksel ihraç ürünlerinden kuru İncir ve kuru Üzüm ile Ege bölgesinde gerçekleştirilmiştir. Daha sonra bu ürünlere kuru Kayısı, Fındık gibi ürünler de katılarak farklı bölgelerimize yayılmıştır.
İlk yıllarda Avrupa kökenli bazı firmalar, kendi ihtiyaçları olan ürünleri anlaşmalı çiftçilerle yetiştirmek ve elde edilen ürünleri Türk ihracatçıları vasıtasıyla kendi ülkelerine ithal edebilmek için Türkiye'de ekolojik üretim projeleri tesis etmişlerdir. İlk yıllardaki bu ekolojik üretim faaliyetlerinin danışmanlık, teftiş ve sertifikasyon gibi vazgeçilmez esasları tamamıyla yabancı kişi ve kuruluşlarca yerine getirilmiştir. 1990'lı yılların başında bu konularda az sayıda da olsa Türk uzmanlar yetişmişler ve yabancı firmaların ülkemizdeki temsilciliğini yapmaya başlamışlardır.
Ekolojik Tarım hareketini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla, 1992 yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) kurulmuştur. Aynı yıl içinde İzmir'de yapılan "2. Akdeniz Ülkelerinde Ekolojik Tarım Konferansı", ETO tarafından organize edilmiştir. Bu şekilde ekolojik tarım alanında ülkemizde yeni bir süreç başlamış olup, İzmir bu hareketin merkezi durumuna gelmiştir.
Ekolojik Tarım faaliyetlerinin ülkemizde ilk olarak Ege bölgesinde İzmir'de başlamış olması, ürün işleme tesislerinin büyük kısmının İzmir'de olması ve üretilen ürünlerin büyük kısmının İzmir limanından ihraç edilmesi nedeniyle, organizasyon kuruluşları, kontrol ve sertifikasyon firmaları gibi ekolojik tarım sektörünün hemen tüm kuruluşlarının merkez büroları İzmir'de yer almaktadır.
ETO’ nun da katkılarıyla "Bitkisel ve Hayvansal Tarım Ürünlerinin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik", Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 18 Aralık 1994 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik AB normlarına uygun olarak hazırlanmıştır. Organik ürünlerin dış satımını düzenlemek üzere çalışmalar sürekli olarak devam etmektedir.
Günümüzde yaklaşık 92 değişik üründe, 46.523 bin hektarlık arazi üzerinde 12.275 kadar üretici faaliyet göstermektedir.
6- Dünyada Organik Tarım
Organik Tarım Avrupa’da 1910’larda uygulanmaya başlamış, kontrollü üretim ise 1930’lu yıllarda yaygınlaşmıştır. Zaman içerisinde küçük çapta da olsa artan oranda bir gelişme göstermiş ve 1970’li yıllarda ticari anlamda önem arzetmeye başlamıştır.
Ekolojik Tarım uygulanan alanlar Avrupa ülkelerindeki tarım alanlarının % 2-3’ü dolayındadır. Tüm bunlara karşın ekolojik tarım faaliyetleri her yıl yaklaşık %20-30’luk büyüme hızındadır.
Bazı tahminlere göre önümüzdeki 10 yıl içinde dünya ticaret hacminin 11 milyar'dan 100 milyar ABD dolarına yükseleceği kabul edilmektedir
. Özellikle AB Ülkelerinde bu konunun önemi anlaşılmış olup, hükümetler düzeyinde ve üniversitelerde büyük gelişmeler görülmektedir.